31 Ocak 2013 Perşembe
Oltaya Louboutin Takılırsa
Ayakkabı denilince akla ilk gelen markalardan birisi olan, kırmızı tabanları tüm dünyada tanınan Christian Louboutin, 2013 İlkbahar-Yaz koleksiyonunun fotoğraf çekimlerini Peter Lippmann'a emanet etmiş.
Arka plandaki eki ve terk edilmiş doğal görüntünün üzerinde parıl parıl parlayan ayakkabıların her biri bir oltada sallanıyor. Balık tutarken oltaya ayakkabı takılması şanssızlığının bir parodisi gibi görünen çekimde kullanılan ayakkabılar ise tek kelimeyle göz alıcı.
30 Ocak 2013 Çarşamba
Ayakkabıya Farklı Bakış: Kobi Levi
Ayakkabı tasarımına tamamen yepyeni bir boyut getirmek artık gerçekten çok zor. Charlotte Olympia koleksiyonlaı, Nicholas Kirkwood topukları, Balenciaga legoları, McQueen Armadillo'ları derken ayakkabı dünyası sadece fonksiyonelliği ön planda tutmak, en kibar tabirle demode oldu.
Israil, Tel Aviv'de hayatına devam eden tasarımcı Kobi Levi, ayakkabıya tamamen farklı bir bakış açısı getiriyor. Çoğunlukla bir hayvandan ya da teknolojiden ilham alan Levi'nin ayakkabılarına ilk baktığınızda onların ayakkabı olduğunu söylemek zor. Hele de kullanılabilir ayakkabılar olduğunu söylemek imkansız.
Tasarımlarını sadece fotoğraflamak için değil, ayakkabı olarak da giyilebilecek şekilde teknik detaylarıyla beraber düşünen ve hayata geçiren Kobi Levi koleksiyonluk ayakkabılar yapmaya devam etmeyi hedefliyormuş.
29 Ocak 2013 Salı
SAG Awards 2013 Şıkları
Ödül törenleri artık ödülleri alanlardan çok kırmızı halı törenlerini konuştuğumuz bir hal aldı ama moda severler olarak çok da şikayetçi değiliz. Hatta keşke ülkemizde de Kral TV Ödül törenlerinden ileri giden organizasyonlar ve kırmızı halı törenleri görsek.
Bu hafta sonu gerçekleşen SAG Awards'ta çok da unutulmaz bir look göremedim ama yine de çok şık 3 kadın vardı. Bunlardan ilki Claire Danes. Aslında çok sade bir kıyafet seçmiş olmasına rağmen, 2 ay önce doğum yapmış bir kadın için oldukça fit görünüyor. Givenchy tuvaletinin kesimi ve yırtmacına hareket katan geometrik desenleri çok şık. Beyaz teni ve sarı saçlarına uyumlu bordo rujuna da bayıldım.
Gecenin ikinci şıkı, Rodarte'yi tercih eden Kerry Washington. Aslında kırmızı halı törenlerinde beyaz giyince çok gelin gibi olma ihtimali ortaya çıkıyor ama Kerry Washington sade aksesuarları, saçı ve makyajıyla kıyafeti çok güzel taşımış. Bu arada elbisenin üst kısmının kalıbı da Kerry'nin narin fiziğine çok yakışmış.
Gecenin üçüncü şıkı ise renk kullanmaktan korkmayan, yaşına uygun bir Elie Saab seçen Nina Dobrev'di bence. Öncelikle Elie Saab gibi bir tasarımcıdan bu kadar sade bir elbise bulabildiği için kedisini tebrik ederim. Sonra da incecik kumaşı ve parlak pembesi ile hem çok abartısız, ama dantel panelleri ile hareketlenen bu sade elbiseyi tamamladığı parıltılı aksesuarları ve kutu clutcha dikkatinizi çekerim. Bence takip edilmesi gereken stiller arasına yavaş yavaş giriyor Nina Dobrev de.
Oscar törenlerine kadar devam edecek kırmızı halı törenleri sayesinde gelecek senenin renk ve trendlerine de göz ucuyla bakmış oluyoruz ama hala bir Diane Kruger heyecanı yaşatan çıkmaması da üzücü oluyor tabii.
Etiketler:
2013,
Claire DAnes,
Elie Saab,
Givenchy,
Kerry Washington,
Nina Dobrev,
Rodarte,
SAG
28 Ocak 2013 Pazartesi
Pazartesi Sendromuna Tatil: Tcherassi Hotel & SPA by Sylvia Tcherasi
Kolombiya'nın en tanınmış ve ünü yurtdışına da çıkmış eklektik tasarımcısı Sylvia Tcherasse tarafından kurulan otel 7 oda ve bir SPA merkezinden oluşuyor. SPA tatillerinin kocaman kalabalık resortlarda geçirilmesinin,beklenenn dinlendirici etkiyi yaratmaktan uzak olduğunu düşünenler için bir vaha niteliğindeki otelde en çok seveceğiniz şey, masajınızdan sonra odanıza ulaşmak için kilometrelerce yürümek zorunda kalmayacak olmanız.
18. y.'dan kalma bir yapının restorasyonu sonucu ortaya çıkan otelin odaları ve banyoları ise görülmeye değer. Yüksek tavanlar, orijinal taş duvarları ile geçmişinden kopmadan son teknoloji ile fonksiyonel hale getirilmiş odaları aradığınız iç huzuru bulmanıza yardımcı olacak şekilde tasarlanmış.
Ayrıca kendisine ait bir terası ve havuzu olan tripleks suite ile romantik bir tatil yapmak isteyen çiftler de düşünülmüş. Kişi başı 240 Euro'dan başlayan fiyatlarıyla, egzotik bir Kolombiya tatili geçirmeyi bekleyenler için Tcherasse Hotel & SPA'yı radarınızda tutun.
23 Ocak 2013 Çarşamba
Haute Couture Hayal Kırıklığı
Son 1 ay bizim için çok hareketli geçti. Pitti, Who's Next, Men's Fashion Month, Pre Fall Koleksiyon tanıtımları derken kendimizi Paris Haute Couture haftasında bulduk. Heyecanla beklediğimiz defilelerin en önemlileri beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası.
Chanel, Pre-Fall koleksiyonunu Mary Stuart'ın İskoçya'daki evinde yapınca, Edinburgh koleksiyonu bir ara sezon koleksiyonuna göre çok daha fazla ses getirdi. Oysa bu hafta gördüğümüz Haute Couture koleksiyonundan aynı zevki alamadım. Biraz özensiz, biraz baştan savma gibi görünüyor. Bunu Chanel için söylemek tabi ki doğru değil ama, beklentilerimizi bu kadar yukarı taşıyan, çıtayı en yükseğe çıkaran Chanel'den her zaman kusursuz olmasını istiyoruz sanırım. Ama koleksiyonun geneline baktığınızda, yukarıda ortadaki resimde gördüğünüz gibi bir zenginlikle karşılaşmıyorsunuz ve Haute Couture her zaman zenginlik, detaylar ve benzersizlikle ilgilidir.
Zenginlik demişken, aynı konu Raf Simons'ın Dicouture parçaların Haute Couture koleksiyonunda da ortaya çıktı. Tamamen benzersiz olmasını beklediğiniz Haute Couture parçaların hem Pre-Fall hem de RTW koleksiyonlarında neredeyse muadil olacak kadar benzerlerinin bulunması beni biraz rahatsız etti sanırım.
Simons'ın Couture'ü günlük hayata döndürme misyonuna sonuna kadar saygı duymakla beraber, 2013 İlkbahar RTW koleksiyonunda neredeyse aynı elbiseyi yapıp sonra artan kumaşlardan bir de Couture parça çıkartmış gibi sunmasından hoşlanmadım açıkçası.
Bu durum aslında yazını en başında bahsettiğim kalabalık progranlar ve hiç bitmeyen yaratım sürecinin de bir sonucu olabilir. Ama ne olursa olsun Chanel ya da Dior gibi moda evlerinden mükemmelden bir tık daha azını bekleyemiyoruz.
Etiketler:
2013,
chalen,
christian dior,
dior,
haute cuture,
ilkbahar,
spring,
yaz
22 Ocak 2013 Salı
John Galliano Geri Döndü
Yakın bir zamanda anti-semitik söylemleri yüzünden Dior'dan kapı dışarı edilen John Galliano küllerinden doğuyor. WWD'nin haberine göre 3 haftayı Oscar de la Renta atölyesinde geçirecek olan Galliano'nun Oscar ile tam olarak ne yapacağı tam olarak anlaşılmamış olsa da, 80 yaşındaki Oscar de la Renta'nın koltuğunu Galliano'ya bırakarak emekli olacağı dedikodularını çok ateşli bir şekilde yalanladığını söyleyebiliriz. Bu arada John Galliano da çok abartılı sözlerle sürekli olarak özür diliyor. Son 2 senedir canı çok sıkılmış olacak ki, moda dünyasına geri dönebilmek için elinden geleni yaptığı ve alkol problemini de tamamıyla çözdüğü konuşulanlar arasında...
21 Ocak 2013 Pazartesi
Pazartesi Sendromuna Tatil: Continentale Florence by Salvatore Ferragamo
Daha önce 3 farklı otelini daha incelediğimiz Salvatore Ferragamo bu kez de Floransa'daki Continentale otel ile pazartesi sendromumuzu gideriyor.
Uçsuz bucaksız bir resort olmadığı ve şehrin tam kalbinde olduğu için, Continentale Floransa küçük alanından yararlanarak çok sıcak bir ortam yaratmayı başarmış. Beyaz rengin hakimiyeti ve ahşap detaylar, otele sıcak ama yazlık bir hava veriyor.
Oda ve suitlerde yaratılan sıcak hava, ailecek gidilen yazlık evleri hatırlatıyor. Sizi bir otelden çok, evinizdeymiş gibi hissettiren aynı zamanda muhteşem tarihi Floransa manzarasına sahip odaları sayesinde yabancılık çekmeden kendinizi oranın yerlisi gibi hissedebilirsiniz.
Ayrıca duvarlarındaki Marilyn Monroe, Audrey Hepburn gibi ikonların fotoğraflarının bulunduğu otel, desensiz ve bembeyaz fonuna modern bir dokunuş da getirerek tekdüzelikten kurtuluyor. Hem kafanızı dinlemek hem de çok romantik ve rahat bir Floransa tatili geçirmek için 155 Euro'dan başlayan fiyatlarıyla da çok makul.
Uçsuz bucaksız bir resort olmadığı ve şehrin tam kalbinde olduğu için, Continentale Floransa küçük alanından yararlanarak çok sıcak bir ortam yaratmayı başarmış. Beyaz rengin hakimiyeti ve ahşap detaylar, otele sıcak ama yazlık bir hava veriyor.
Oda ve suitlerde yaratılan sıcak hava, ailecek gidilen yazlık evleri hatırlatıyor. Sizi bir otelden çok, evinizdeymiş gibi hissettiren aynı zamanda muhteşem tarihi Floransa manzarasına sahip odaları sayesinde yabancılık çekmeden kendinizi oranın yerlisi gibi hissedebilirsiniz.
Ayrıca duvarlarındaki Marilyn Monroe, Audrey Hepburn gibi ikonların fotoğraflarının bulunduğu otel, desensiz ve bembeyaz fonuna modern bir dokunuş da getirerek tekdüzelikten kurtuluyor. Hem kafanızı dinlemek hem de çok romantik ve rahat bir Floransa tatili geçirmek için 155 Euro'dan başlayan fiyatlarıyla da çok makul.
18 Ocak 2013 Cuma
Marka Boutique Bebek'te Açıldı
İkinci el alışveriş yapmak son yıllarda, hem sürdürülebilir moda hem de bütçe kontrolü açısından ço önem kazanmış oldu. Bir kez giyip dolabımızın derinliklerine itmek zorunda kaldığımız tuvaletler, parti elbiseleri, aklımız başımızda değilken aldığımız çantalar, bir kez giyip aslında ayağımızı sıktığını fark ettiğimiz ayakkabılar ya da zevkini hiç paylaşmadığımız kişilerden gelen hediyeler evinizde kalabalık yapıyorsa ikinci el mağazalarda satmak çok mantıklı.
Ama daha da güzeli Alexander McQueen, Jenny Peckham, Chanel, Christian Louboutin, Missoni ve daha bir çok markanın iyi durumdaki parçalarına normal fiyatlarının çok daha azına sahip olabilmek. Hele de zamanında alamadığınız ya da bulamadığınız bazı parçaları ikinci el butiklerde rastlamak hazine bulmakla aynı mutluluğu verebilir.
Dün Bebek'te açılan Marka Boutique ise bu anlamda bir vaha. Kişisel olarak Marka Boutique'le olan bağım, yukarıda bahsettiğim kalabalıktan beni kurtardığı ve başkalarının benden daha çok sevgi göstereceğine emin olduğum bazı parçaları verdiğim için hem de en sevdiğim tasarımcıların en özel tasarımlarına çok ucuza sahip olabileceğim bir yer olduğu için daha da güçlendi. Ayrıca bu güzel butiğin kurucuları benim de çok sevdiğim arkadaşlarım İpek Varol ve ortağı Funda Usta.
Koleksiyonun çoğu İpek ve Funda'nın yurt dışı moda çekimlerinden ve (benim gibi) arkadaşlarından topladıkları parçalar. Bu sebeple pişti olma ihtimalinizi neredeyse sıfıra indirecek özgün parçalar bulmanız çok kolay olacak. Ayrıca Zuhair Murad, Oscar de la Renta, Elie Saab gibi devlerin tuvaletlerini ve kokteyl elbiselerini de kiralayabiliyorsunuz.
Bebek'teki İş Bankası'nın sokağında açılan Marka Boutique'i alışveriş duraklarınıza eklemenizi öneririm.
Etiketler:
alışveriş,
bebek,
butik,
ikinci el dükkan,
Marka Boutique,
second hand,
vintage
16 Ocak 2013 Çarşamba
Dior Sen Misin?
Raf Simons'un Dior'a geçmesi ile birlikte ne John Galliano ne de kısa süren Bill Gaytten dönemine benzemeyen yepyeni bir çağ açılmış oldu. Galliano'nun fazla cesur, Gaytten'ın fazla geleneksel çizgilerinin üzerine Raf Simons 2013 İlkbahar Yaz sezonundaki ilk koleksiyonuyla işlerin değişeceğinin sinyallerini vermişti.
2013 İlkbahar Yaz koleksiyonunda da daha az süsleme, daha çok terzilik gösteren Raf Simons 2013 Pre Fall koleksiyonunda da normalde Dior'da çok sık görmeye alışık olmadığımız oversized pantolonlar ve mükemmel bir terzilik eseri olan kusursuz ceketler gösterdi. Ayrıca 2013 Sonbahar Kış erkek koleksiyonlarına da baktığımızda gri, antrasit ve melanj tonlarının hakimiyeti vardı, çok yakın zamanda başlayacak olan Sonbahar Kış Kadın defilelerinde de bu rengi bol bol göreceğiz gibi geliyor. Pre Fall koleksiyonlarında bile bu kadar çok olduğuna göre...
Asimetrik parçalar, üst üste giyilmesine alışık olmadığımız formal kumaşlar, aralarda yüzünü gösteren parlak renkler ve fonksiyonsuz kumaş yığınları ile aslında Margiela'nın dekonstrüktif yaklaşımını bile ucundan andıran parçaları ile Dior Pre Fall 2013 koleksiyonu beklemediğimiz ama gördüğümüze çok sevindiğimiz tasarımlarla dolu.
15 Ocak 2013 Salı
Lanvin for Lancome
Bu yaz tasarımcı-marka iş birliklerine bir yenisi daha ekleniyor. Alber Elbaz, Lancome için bir kapsül koleksiyon hazırlığında olduğunu açıkladı. Bu da demek oluyor ki 15 Haziran'daçıkacak olan koleksiyon için yine uzun kuyruklar bizi bekliyor, tabi koleksiyon Türkiye'de satışa çıkarsa. Şimdilik konu hakkında ser verip sır vermeyen Lanvin ve Lancome tarafı, çok eğlenceli bir video ile bizi baş başa bıraktı:
Etiketler:
Alber Elbaz,
collaboration,
iş birliği,
Lancome,
Lanvin,
make up,
makyaj
14 Ocak 2013 Pazartesi
Golden Globes 2013
Oscar törenini saymazsak senenin en önemli ödül törenlerinden biri Golden Globes dün akşam Hollywood'da yapıldı. Bize de kim ne giymiş dedikodusunu yapmak kaldı :) O kadar çok ünlü var ki, hepsini yazmak yerine favorilerimi ve en kötüleri paylaşmak istedim.
Les Miserables ile en iyi yardımcı kadın oyuncu Altın Küre'sini eve götüren Anne Hathaway kariyerindeki yükselişe paralel olarak stilinde de zirveye oynuyor. Chanel kıyafeti, kısacık saçlarına ve her zaman derli toplu olan görünümüne çok uygun. Kazanacağının bilinci ile, bir sonraki gün parıl parıl olmak istemiş sanırım. Müthiş bir seçim, bayıldım.
Derin göğüs dekolteli Alexander McQueen'in içinde Kate Hudson da muhteşem görünüyor. Boynunda bu kadar detay olan elbise için keşke saçlarını toplamayı tercih etseydi. Yine de sade makyajı ve elbisesinin işlemelerine uygun clutch'ı ile çok şık görünüyor Kate.
Naomi Watts her zaman olduğu gibi şok şık ve zarif. Zac Posen tuvaletinin rengi kendisine çok yakışmış ama sanki arkadaşı kuyruğumsu katlar elbiseyi ağırlaştırıp kumaş fazlası var gibi göstermiş. o da olmasa çok daha güzel görünecekmiş. Saçı, makyajı ve kutu şeklindeki clutch'ı ise muhteşem.
Jessica Alba'ya kötü diyen taş olur valla. Kadın o kadar güzel, o kadar şeker gülümsüyor ve öyle olumlu bir aurası var ki ne giyse yakışıyor. Oscar de la Renta tuvaleti de ten ve saç rengine çok yakışmış. Sadece çantasına anlam veremedim. O da olmasa çok daha iyi olacakmış.
Girls dizisinin yazarı, yönetmeni, baş rol oyuncusu ve son yılların dahisi olarak anılan Lena Dunham da Zac Posen'i tercih edenlerden. Dunham'ın vücut hatları için mükemmel bir kesim. Hem göğüslerini toparlamış, hem de belindeki detaylar sayesinde vücudunu olduğundan ince göstermiş.
Claire Danes için kırmızı Versace'sinin içinde sıkıcı ve sürprizsiz diyebilirsiniz ama asla 1 ay önce doğum yapmış bir kadın olduğunu söyleyemezsiniz. Bu anlamda bel bölgesindeki drapelerin, elbisenin genel kesiminin çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Hiç bir zaman en şıklar listesine girmez ama vücudu için çok doğru bir seçim yapmış Danes.
Eva Longoria her zaman Kırmızı Halı'nın en şıklarından olmak için giyinir. Mutlaka kendisinden bahsettirir ve asla sade bir kıyafetle kendisini göremezsiniz ama bu kez bacak dekoltesi fazla kaçmış bence. Siyah dantel Emilio Pucci elbisesi de yine göz kamaştırıcı ama bu kez biraz fazla göz kamaştırıcı olmuş. Zaten bir karış boyu var içinde kaybolmuş Eva. Uzun boylu birizinde çok daha farklı durabilirdi bu tuvalet.
Jessica Chastain'in mint rengi Calvin Klein elbisesinin rengini beğendim ama göğüs kısmında bir olmamışlık var. Kesiminden dolayı öyle göründüğünü biliyorum ama yine de bedeni büyük gibi duruyor. Göğüslerini de sarkık göstermiş. Sevmedim...
Nedensizce her ödül öreninde boy göstermek zorunda hisseden Taylor Swift tabi ki de Golden Globes'tan geri kalmadı. Donna Karan Atelier elbisesinin beli bol, her yeri kırışıklık içinde.
Gecenin en kötülerindne bir tanesi Halle Berry oldu bence. Versace elbisesinin her yerinde bir pencere, her yerinde farklı desenler, bir de Angelina Jolie bacak hareketi yapınca tam bir felaket olmuş. Hiç beğenmedim.
Normalde Jennifer Lopez'i severim, kıvrımlı olması ile ilgili de bir sorunum yok, kendisine yakıştırıyor. Fakar bu Zuhair Murad elbise nedir? Akşam Günay'da sahneye çıkacak Seda Sayan gibi Golden Globes'a gelip bir de ödül vermesi çok saçma. Bir de bu elbisenin varyasyonları ile o kadar çok gördük ki artık Jennifer'ı, yeter diye bağırmak üzereyim. Tamam güzelsin, kıvrımlısın ama her yanını açıp dantellemenin de gereği yok bence. Gecenin en rüküşü ödülünü kendisine veriyorum.
Bence Golden Globes'un en iyi ve kötüleri böyleydi. Bakalım bundan sonraki ödül törenlerinde de kırmızının hakimiyeti, Zac Posen'in geri dönüşü, Marchesa'nın ortadan kayboluşu gibi şeyler gözlemleyecek miyiz?
Emily Blunt ve mükemmel Michael Kors elbisesi bence gecenin en çık görünümlerinden birisiydi. Dantel elbisenin kesimi, taşlı çanta, saç, makyaj her şey yerli yerinde görünüyor. Emily Blunt'ın zaten mükemmel bir fiziği olduğu için çok da güzel taşımış.
Derin göğüs dekolteli Alexander McQueen'in içinde Kate Hudson da muhteşem görünüyor. Boynunda bu kadar detay olan elbise için keşke saçlarını toplamayı tercih etseydi. Yine de sade makyajı ve elbisesinin işlemelerine uygun clutch'ı ile çok şık görünüyor Kate.
Naomi Watts her zaman olduğu gibi şok şık ve zarif. Zac Posen tuvaletinin rengi kendisine çok yakışmış ama sanki arkadaşı kuyruğumsu katlar elbiseyi ağırlaştırıp kumaş fazlası var gibi göstermiş. o da olmasa çok daha güzel görünecekmiş. Saçı, makyajı ve kutu şeklindeki clutch'ı ise muhteşem.
Jessica Alba'ya kötü diyen taş olur valla. Kadın o kadar güzel, o kadar şeker gülümsüyor ve öyle olumlu bir aurası var ki ne giyse yakışıyor. Oscar de la Renta tuvaleti de ten ve saç rengine çok yakışmış. Sadece çantasına anlam veremedim. O da olmasa çok daha iyi olacakmış.
Girls dizisinin yazarı, yönetmeni, baş rol oyuncusu ve son yılların dahisi olarak anılan Lena Dunham da Zac Posen'i tercih edenlerden. Dunham'ın vücut hatları için mükemmel bir kesim. Hem göğüslerini toparlamış, hem de belindeki detaylar sayesinde vücudunu olduğundan ince göstermiş.
Claire Danes için kırmızı Versace'sinin içinde sıkıcı ve sürprizsiz diyebilirsiniz ama asla 1 ay önce doğum yapmış bir kadın olduğunu söyleyemezsiniz. Bu anlamda bel bölgesindeki drapelerin, elbisenin genel kesiminin çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Hiç bir zaman en şıklar listesine girmez ama vücudu için çok doğru bir seçim yapmış Danes.
Eva Longoria her zaman Kırmızı Halı'nın en şıklarından olmak için giyinir. Mutlaka kendisinden bahsettirir ve asla sade bir kıyafetle kendisini göremezsiniz ama bu kez bacak dekoltesi fazla kaçmış bence. Siyah dantel Emilio Pucci elbisesi de yine göz kamaştırıcı ama bu kez biraz fazla göz kamaştırıcı olmuş. Zaten bir karış boyu var içinde kaybolmuş Eva. Uzun boylu birizinde çok daha farklı durabilirdi bu tuvalet.
Jessica Chastain'in mint rengi Calvin Klein elbisesinin rengini beğendim ama göğüs kısmında bir olmamışlık var. Kesiminden dolayı öyle göründüğünü biliyorum ama yine de bedeni büyük gibi duruyor. Göğüslerini de sarkık göstermiş. Sevmedim...
Gecenin en kötülerindne bir tanesi Halle Berry oldu bence. Versace elbisesinin her yerinde bir pencere, her yerinde farklı desenler, bir de Angelina Jolie bacak hareketi yapınca tam bir felaket olmuş. Hiç beğenmedim.
Normalde Jennifer Lopez'i severim, kıvrımlı olması ile ilgili de bir sorunum yok, kendisine yakıştırıyor. Fakar bu Zuhair Murad elbise nedir? Akşam Günay'da sahneye çıkacak Seda Sayan gibi Golden Globes'a gelip bir de ödül vermesi çok saçma. Bir de bu elbisenin varyasyonları ile o kadar çok gördük ki artık Jennifer'ı, yeter diye bağırmak üzereyim. Tamam güzelsin, kıvrımlısın ama her yanını açıp dantellemenin de gereği yok bence. Gecenin en rüküşü ödülünü kendisine veriyorum.
Bence Golden Globes'un en iyi ve kötüleri böyleydi. Bakalım bundan sonraki ödül törenlerinde de kırmızının hakimiyeti, Zac Posen'in geri dönüşü, Marchesa'nın ortadan kayboluşu gibi şeyler gözlemleyecek miyiz?
Etiketler:
Golden Globes,
Kırmızı Halı,
Red Carpet,
Rüküşler,
Şıklar
Pazartesi Sendromuna Tatil: Missoni Hotel Edinburgh
Geçen sene Pazartesi Sendromuna Tatil dizisinin ilk yazısı, yine bir Missoni oteli olan Missoni Hotel Kuwait olmuştu. Her şey o otelle başladı da diyebiliriz. Şimdi neredeyse 9 ay sonra bu kez Missoni Otellerinin ilki olan Missoni Hotel Edinburgh'tayız. Dışından gri, sıkıcı bir blok gibi görünen otelin kapısından girdiiğniz anda bambaşka bir dünyaya adım atıyorsunuz.
Rengarenk lobisi ve barı Missoni'nin hareketli, desnlerle dolu ve kendisini göstermekten korkmayan vizyonunun bir eseri. Parlak renkler yağmurlu İngiltere'nin karanlığından bir kaçış adeta.
Koridorlarında ve odalarında da her türlü parlak rengi bir arada görebildiğiniz otelin yatak odalarında Missoni'nin imzası haline gelmiş zigzag desenler yastıklarda, yatak örtülerinde ve perdelerde görülüyor.
Otelin banyolarında bile renk ve desen kullanımından kaçınılmamış ama bu kadar cesur elemanın bir arada kullanılmasına rağmen, bir karmaşa yaratmamayı da başarmış tasarımcı.
Detaylarda hareketli, canlı Missoni imzasını mutlaka fark edeceğiniz otel, aynı zamanda Marcel Sandes, Eero Saarinen, Arne Jacobson ve Hans Wegner gibi tasarımcıların da işlerini barındırıyor. Ayrıca her odada Bang & Olufsen TV'ler ve Jacob Jensen telefonlar görmek mümkün.
Edinburgh'a yolunuz düşerse, merkezi konumunu da göz önünde bulundurarak, Missoni Hotel Edinburgh'u da kalınacak yerler listenize ekleyebilirsiniz.
11 Ocak 2013 Cuma
People's Chaice Awards 2013
Altın Küre ve Oscar ödüllerine geri sayıma başlamışken, Kırmızı Halı postlarının asıl büyüklerinden önce parmaklarımıza alıştırma olsun diye, diğerlerine göre çok daha az şaşaalı olan People's Choice Awards 2013'ün en iyi ve en kötülerinden bahsedelim.
Söylediğim gibi People's Choice Awards, o kadar da büyük bir ödül töreni olmadığı için, çok büyük bir katılım ve göz alıcı bir Kırmızı Halı beklemek doğru olmaz. Şıklardan da anlaşılacağı üzere, "2013'ün en şık görüntüsü" gibi büyük sıfatlar kullanabileceğimiz şekilde dikkat çekici kimse maalesef çıkmadı.
Grey's Anatomy dizisinin yıldızı Ellen Pompeo, Lanvin beyaz elbisesi ve doğal saç ve makyajı ile çok şık. Son derece sade bir elbise içinde bu tören için çok güzel bir seçim yapmış.
Heidi Klum, son zamanlarda giydiği en kapalı kıyafetle görüntülenmiş.
Her yerini aynı anda açmasından ve artık bir Victoria's Secret meleği olmamasına rağmen, hala taş gibi olduğunu bütün dünyaya göstermek zorunda hissetmesinden sıkılmıştık. Pencereleri ve bacak dekoltesiyle Heidi Klum'un da duruma yavaş yavaş adapte olabilmesini sağlayan tuvaleti Julien McDonald tasarımı.
Taylor Swift pudra ve dore tonları dışında bir seçim yaparak beni şaşırttı. derin göğüs dekolteli beyaz tuvaletinin omuz kesimi çok hoşuma gitti. Ralph Lauren Collection tuvaleti ile Taylor, hem şık hem de çok sade görünüyor.
Gelelim en kötülere...
Jennifer Aniston yüzyıllardır değişmeyen saç ve makyajı ile yine çok sıkıcı. Üzerindeki Dior elbise ise sanırım lise mezuniyetinden kalma. Ne yaşına, ne duruşuna ne de tarzına uymuş. Bütün dünyada popüler olan göğüs uçları ise yine iş başında :)
İkinci rüküşümüz bir başka Jennifer. Hunger Games ile dikkatleri iyice üzerine çeken, Silver Linings Playbook ile Oscar adaylığı kapan Jennifer Lawrance 22 yaşında olduğunu unutmuş olacak ki bu Valentino Couture elbiseyi tercih etmiş. Yakası o kadar çirkin, kumaşı o kadar demode ve yırtmacı o kadar avam ki, söyleyecek söz bulamadım. Bu arada, platformu taşlarla süslü Nicholas Kirkwood ayakkabıları da zaten parıl parıl olan elbisesine fazla kaçmış.
Newsroom dizisinin çok bilen ekonomisti Olivia Munn ise People's Choice Awards 2013'ün rüküşler kraliçesi tacını alıyor. Carolina Herrera elbisesinin boyu, kesimi, eteği, rengi, dantelleri yani kısaca her şeyi kötü değilmiş gibi bir de özensiz saç ve makyajıyla kırmızı halıda boy gösterdiği için kendisini 3 hayır'la uğurluyoruz.
People's Choice Awards 2013'ün en iyi ve en kötüleri bence böyleydi. Sizin favorileriniz kimler?
Söylediğim gibi People's Choice Awards, o kadar da büyük bir ödül töreni olmadığı için, çok büyük bir katılım ve göz alıcı bir Kırmızı Halı beklemek doğru olmaz. Şıklardan da anlaşılacağı üzere, "2013'ün en şık görüntüsü" gibi büyük sıfatlar kullanabileceğimiz şekilde dikkat çekici kimse maalesef çıkmadı.
Grey's Anatomy dizisinin yıldızı Ellen Pompeo, Lanvin beyaz elbisesi ve doğal saç ve makyajı ile çok şık. Son derece sade bir elbise içinde bu tören için çok güzel bir seçim yapmış.
Heidi Klum, son zamanlarda giydiği en kapalı kıyafetle görüntülenmiş.
Her yerini aynı anda açmasından ve artık bir Victoria's Secret meleği olmamasına rağmen, hala taş gibi olduğunu bütün dünyaya göstermek zorunda hissetmesinden sıkılmıştık. Pencereleri ve bacak dekoltesiyle Heidi Klum'un da duruma yavaş yavaş adapte olabilmesini sağlayan tuvaleti Julien McDonald tasarımı.
Taylor Swift pudra ve dore tonları dışında bir seçim yaparak beni şaşırttı. derin göğüs dekolteli beyaz tuvaletinin omuz kesimi çok hoşuma gitti. Ralph Lauren Collection tuvaleti ile Taylor, hem şık hem de çok sade görünüyor.
Gelelim en kötülere...
Jennifer Aniston yüzyıllardır değişmeyen saç ve makyajı ile yine çok sıkıcı. Üzerindeki Dior elbise ise sanırım lise mezuniyetinden kalma. Ne yaşına, ne duruşuna ne de tarzına uymuş. Bütün dünyada popüler olan göğüs uçları ise yine iş başında :)
İkinci rüküşümüz bir başka Jennifer. Hunger Games ile dikkatleri iyice üzerine çeken, Silver Linings Playbook ile Oscar adaylığı kapan Jennifer Lawrance 22 yaşında olduğunu unutmuş olacak ki bu Valentino Couture elbiseyi tercih etmiş. Yakası o kadar çirkin, kumaşı o kadar demode ve yırtmacı o kadar avam ki, söyleyecek söz bulamadım. Bu arada, platformu taşlarla süslü Nicholas Kirkwood ayakkabıları da zaten parıl parıl olan elbisesine fazla kaçmış.
Newsroom dizisinin çok bilen ekonomisti Olivia Munn ise People's Choice Awards 2013'ün rüküşler kraliçesi tacını alıyor. Carolina Herrera elbisesinin boyu, kesimi, eteği, rengi, dantelleri yani kısaca her şeyi kötü değilmiş gibi bir de özensiz saç ve makyajıyla kırmızı halıda boy gösterdiği için kendisini 3 hayır'la uğurluyoruz.
People's Choice Awards 2013'ün en iyi ve en kötüleri bence böyleydi. Sizin favorileriniz kimler?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)