23 Ocak 2013 Çarşamba

Haute Couture Hayal Kırıklığı

Son 1 ay bizim için çok hareketli geçti. Pitti, Who's Next, Men's Fashion Month, Pre Fall Koleksiyon tanıtımları derken kendimizi Paris Haute Couture haftasında bulduk. Heyecanla beklediğimiz defilelerin en önemlileri beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası.



Chanel, Pre-Fall koleksiyonunu Mary Stuart'ın İskoçya'daki evinde yapınca, Edinburgh koleksiyonu bir ara sezon koleksiyonuna göre çok daha fazla ses getirdi. Oysa bu hafta gördüğümüz Haute Couture koleksiyonundan aynı zevki alamadım. Biraz özensiz, biraz baştan savma gibi görünüyor. Bunu Chanel için söylemek tabi ki doğru değil ama, beklentilerimizi bu kadar yukarı taşıyan, çıtayı en yükseğe çıkaran Chanel'den her zaman kusursuz olmasını istiyoruz sanırım. Ama koleksiyonun geneline baktığınızda, yukarıda ortadaki resimde gördüğünüz gibi bir zenginlikle karşılaşmıyorsunuz ve Haute Couture her zaman zenginlik, detaylar ve benzersizlikle ilgilidir.


Zenginlik demişken, aynı konu Raf Simons'ın Dicouture parçaların Haute Couture koleksiyonunda da ortaya çıktı. Tamamen benzersiz olmasını beklediğiniz Haute Couture parçaların hem Pre-Fall hem de RTW koleksiyonlarında neredeyse muadil olacak kadar benzerlerinin bulunması beni biraz rahatsız etti sanırım.

Simons'ın Couture'ü günlük hayata döndürme misyonuna sonuna kadar saygı duymakla beraber, 2013 İlkbahar RTW koleksiyonunda neredeyse aynı elbiseyi yapıp sonra artan kumaşlardan bir de Couture parça çıkartmış gibi sunmasından hoşlanmadım açıkçası.
Bu durum aslında yazını en başında bahsettiğim kalabalık progranlar ve hiç bitmeyen yaratım sürecinin de bir sonucu olabilir. Ama ne olursa olsun Chanel ya da Dior gibi moda evlerinden mükemmelden bir tık daha azını bekleyemiyoruz.

Hiç yorum yok: