Biliyorsunuz çantalar yavaş yavaş küçüldüler. Bizim için güzel bir haber aslında. Çünkü ne kadar büyük çanta kullanırsak o kadar dolduruyoruz. Celine, Louis Vuitoon ve Chanel gibi markaların ikonik modellerinin minilerinin de çıkmasıyla küçük çantalar önem kazandı.
Meltem Özbek, geometrik şekillerde çalıştığı mini çantalarıyla dikkatimi çeken tasarımcılardan birisi oldu. Kullanılabilir renkleri ve kullanım kolaylığı sağlayan zincir saplarıyla, en çok kullandığınız çantalardan olmaya aday olabilecek bu çantalara ulaşmak için: http://mecrea.com/mell-by-meltem-ozbek/2541
30 Kasım 2012 Cuma
29 Kasım 2012 Perşembe
British Fashion Awards'ta Stella McCartney Geçidi
Daha önce de söylemiştim, kırmızı halı mevsimi açıldı bize de eğlence çıktı diye. MET Gala'larında olanlara kıyaslanınca sönük ve daha sakin kalan British Fashion Awards, Stella Mc Cartney akınına uğradı. Kendisi de ödül alan tasarımcı, eğer kimseyi atlamadıysam, kendisi dahil 6 kişiyi giydirdi.
Bakalım kimler ne giymiş, hangilerine yakışmış, hangileri vasat olmuş...
Diğer Stella McCartney'liler de hayatımız boyunca hatırlayacağımız şekilde muhteşem değiller ama yine de yukarıdaki örneklere kıyasladığımızda çok iyiler.
Victoria Pendleton, kesimi çok zor bir elbiseyi çok güzel taşımış. Makyajının sadeliği, saçının basitliği ile de sanki gündüzden geceye geçiş yapmış gibi çabasız ama bir o kadar da şık.
Amber Le Bon ise bana çok yazlık göründü aslında ama yine de hoş görünüyor. Büyük desenler ve kahverengi gibi zor bir renkle çalışılmış olmasına rağmen elbiseyi kendisine yakıştırmış. Sadece şu mevsimde o ayakkabıları neden seçtiğini anlamadım. Platformsuz, sade, sivri burunlu nude bir ayakkabı da çok şık olabilirmiş.
Gemma Arterton'un iki parça yelek-pantolon takımı tam da Stalla McCartney'nin ruhunu yansıtıyor bence. Hem çok sade, hem de çok kaliteli göründüğü için işçiliği ve kesimi ile dikkat çekiyor. Ama Victoria Pendelton ile pişti olduğu ayakkabıları bu kıyafetin altına olmamış.
Ödül töreninde bu kadar çok Stella Mc Cartney olması çok dikkatimi çekti. İngiliz olmasına rağmen bir tane bile Alexander McQueen, Hussein Chalayan, Mary Katrantzou görmedik. Bu arada Jenny Peckham elbisesi ile Dita Von Teese'in güzelliğini sizinle paylaşmamak haksızlık olurdu.
Bakalım kimler ne giymiş, hangilerine yakışmış, hangileri vasat olmuş...
En kötüler listesinin en başına Stella McCartney'nin kendisini koymak istemezdim ama o tuluma ezelden beridir sinir oluyorum. Kadın figürünü bu kadar bozan ama bunu yaparken maalesef estetik duramayan bir parça bence. Stella'nın makyajı da akmış gibi görünüyor fotoğrafta. Dumanlı göz işini biraz abartmış sanırım.
Amber Valetta aslında saçıyla, makyajıyla çok hoş ama elbisenin göğüs kısmı beni rahatsız etti. Bu model ne yaparsanız yapın göğüslerinizi sarkık gösterir zaten. Parlak kumaşın bel kısmı da kırışınca çok kalitesiz durmuş.
Salma Hayek konusuna gelince, aslında her zaman kocaman göğüsleriyle bizi karşı karşıya bırakırdı ama bu kez kapalı bir tercih yapmış. Elbisenin üzerindeki bu kadar uzun püsküller, elbisenin boyu, demode topuzu ve ayakkabıları bir araya gelince bence korkunç olmuş. Eski günlerini arattı bana.
Victoria Pendleton, kesimi çok zor bir elbiseyi çok güzel taşımış. Makyajının sadeliği, saçının basitliği ile de sanki gündüzden geceye geçiş yapmış gibi çabasız ama bir o kadar da şık.
Amber Le Bon ise bana çok yazlık göründü aslında ama yine de hoş görünüyor. Büyük desenler ve kahverengi gibi zor bir renkle çalışılmış olmasına rağmen elbiseyi kendisine yakıştırmış. Sadece şu mevsimde o ayakkabıları neden seçtiğini anlamadım. Platformsuz, sade, sivri burunlu nude bir ayakkabı da çok şık olabilirmiş.
Gemma Arterton'un iki parça yelek-pantolon takımı tam da Stalla McCartney'nin ruhunu yansıtıyor bence. Hem çok sade, hem de çok kaliteli göründüğü için işçiliği ve kesimi ile dikkat çekiyor. Ama Victoria Pendelton ile pişti olduğu ayakkabıları bu kıyafetin altına olmamış.
Ödül töreninde bu kadar çok Stella Mc Cartney olması çok dikkatimi çekti. İngiliz olmasına rağmen bir tane bile Alexander McQueen, Hussein Chalayan, Mary Katrantzou görmedik. Bu arada Jenny Peckham elbisesi ile Dita Von Teese'in güzelliğini sizinle paylaşmamak haksızlık olurdu.
28 Kasım 2012 Çarşamba
Jennifer Lawrence Gelecek Vaad Ediyor
Genç starlar arasında tarzını en beğendiklerimden biri Hunger Games ile büyük çıkış yakalayan Jennifer Lawrence. Hem çok şeker, hem de kendisini kaybetmiş gibi giyindiği görüntülerine çok fazla şahit olmuyoruz.
Kendisi en son Silver Linings Playbook filminin galası için Kırmızı Halı'da bir Dior elbise ile boy gösterdi ve bence çok şık görünüyordu. Saçı makyajı ve duruşu o kadar zarif ki... Normalde saten elbiseler giymek zordur, yorgan gibi görünme eğilimleri vardır. Ama siyah Dior elbisesi ve sivri burunlu ayakkabıları içinde Jennifer çok şık görünüyor bence. Siz ne dersiniz?
Kendisi en son Silver Linings Playbook filminin galası için Kırmızı Halı'da bir Dior elbise ile boy gösterdi ve bence çok şık görünüyordu. Saçı makyajı ve duruşu o kadar zarif ki... Normalde saten elbiseler giymek zordur, yorgan gibi görünme eğilimleri vardır. Ama siyah Dior elbisesi ve sivri burunlu ayakkabıları içinde Jennifer çok şık görünüyor bence. Siz ne dersiniz?
27 Kasım 2012 Salı
Rei Kawakubo for Hermes
Hermes Fransız kalitesi ve şıklığının en önemli temsilcilerinden biri. Lady dediğin Hermes giyer, takar... Her parçası klasiktir, her parçasından yatırım parçası olur. Ben kişisel olarak pek formunu sevmesem ve kullanmasam da özellikle çantalarının klasik olduğunu reddetmek mümkün değil.
Rei Kawakubo ise Comme des Garçons'un kurucusu ve avangardın vücut bulmuş hali olarak, Hermes gibi bir marka ile iş birliği yapması en son beklenen tasarımcılardandı. Ama zaten en güzel sonuçlar da en beklenmedik iş birliklerinden çıkmıyor mu? Örnek için Maison Martin Margiela with H&M koleksiyonunu gösterebiliriz.
Kawakubo, Hermes'in en ikonik parçalarından eşarplarına soyut desenler çizerek, şimdilik iki sezonluk olarak duyurulan Comme Des Carrés, 5 parçalık siyah ve beyaz desenlerden oluşan ilk koleksiyonu ile satışa çıkıyor.
Rei Kawakubo ise Comme des Garçons'un kurucusu ve avangardın vücut bulmuş hali olarak, Hermes gibi bir marka ile iş birliği yapması en son beklenen tasarımcılardandı. Ama zaten en güzel sonuçlar da en beklenmedik iş birliklerinden çıkmıyor mu? Örnek için Maison Martin Margiela with H&M koleksiyonunu gösterebiliriz.
Kawakubo, Hermes'in en ikonik parçalarından eşarplarına soyut desenler çizerek, şimdilik iki sezonluk olarak duyurulan Comme Des Carrés, 5 parçalık siyah ve beyaz desenlerden oluşan ilk koleksiyonu ile satışa çıkıyor.
26 Kasım 2012 Pazartesi
Pazartesi Sendromuna Tatil: Villa Le Rose Florence by Salvatore Ferragamo
Daha önce Pazartesi Sendromuna Tatil köşemizde incelediğimiz Portrait Suites Rome ve Hotel Lungarno'dan sonra otel işine iyice dalmış olduğunu bu yazı dizisi sayesinde öğrendiğim Salvatore Ferragamo'dan bir yapı daha inceleyeceğiz.
Bu kez Salvatore Ferragamo markasına ait olmasına rağmen aslında çok daha eski bir yapı olan ve moda evinin çizgisi yerine hizmet kalitesini yansıtan Vile Le Rose dikkatimi çekti.
Aslında bir otel olduğunu söylemek de haksızlık olur. Yapı 1980'lerde Leonardo ve Betrice Ferragamo tarafından satın alınmış olan bir Ortaçağ köşkü. 15. Yüzyılda inşa edilen bu Medici köşkü, çiftin evi olarak bir süre kullanıldıktan sonra 2003'e kadar süren bir restorasyon ile eski haline geliyor.
Aslında bir otel gibi bol odalı, açık büfe ama tatsız yemeklere sahip, çok gürültülü ve anlamsız kuralları olan bir yer olmaktan çok daha öte. Sadece 5 odası var ve her oda sizi Orta Çağ'da hissettiriyor.
Banyoları ise tamamen bambaşka bir konu. Mermerleri, soft renkleri ve içlerindeki antika koltuklarla görülmeye değer banyolar yapmışlar. Ciddi anlamda odalarından daha çok banyoları sevdim diyebiliriz.
Bahçesi, havuzu ve Balo Salonu ile özellikle eventlere ev sahipliği yapan otel, Ferragamo'nun diğer İtalya otelleri ile de paslaşarak çalışıyor. Yani burada bir event yapıp, çok yakınlarınızla Ville le Rose'da kalıp, diğer misafirlerinizi de diğer Ferragamo otellerinde konaklatırsanız, ekstra indirimlerden yararlanıyorsunuz.
Küçük düğünler ve partiler için çok şık bir seçim olabilir.
Bu kez Salvatore Ferragamo markasına ait olmasına rağmen aslında çok daha eski bir yapı olan ve moda evinin çizgisi yerine hizmet kalitesini yansıtan Vile Le Rose dikkatimi çekti.
Aslında bir otel olduğunu söylemek de haksızlık olur. Yapı 1980'lerde Leonardo ve Betrice Ferragamo tarafından satın alınmış olan bir Ortaçağ köşkü. 15. Yüzyılda inşa edilen bu Medici köşkü, çiftin evi olarak bir süre kullanıldıktan sonra 2003'e kadar süren bir restorasyon ile eski haline geliyor.
Aslında bir otel gibi bol odalı, açık büfe ama tatsız yemeklere sahip, çok gürültülü ve anlamsız kuralları olan bir yer olmaktan çok daha öte. Sadece 5 odası var ve her oda sizi Orta Çağ'da hissettiriyor.
Banyoları ise tamamen bambaşka bir konu. Mermerleri, soft renkleri ve içlerindeki antika koltuklarla görülmeye değer banyolar yapmışlar. Ciddi anlamda odalarından daha çok banyoları sevdim diyebiliriz.
Bahçesi, havuzu ve Balo Salonu ile özellikle eventlere ev sahipliği yapan otel, Ferragamo'nun diğer İtalya otelleri ile de paslaşarak çalışıyor. Yani burada bir event yapıp, çok yakınlarınızla Ville le Rose'da kalıp, diğer misafirlerinizi de diğer Ferragamo otellerinde konaklatırsanız, ekstra indirimlerden yararlanıyorsunuz.
Küçük düğünler ve partiler için çok şık bir seçim olabilir.
23 Kasım 2012 Cuma
Kişilik Testi
Eskiden sadece kıyafetlerimiz bizler hakkında bir şeyler söylerdi. Şimdi ise aksesuarlarımız, özellikle de kişisel elektronik aletlerde seçimlerimiz bizim hakkımızda bir çok şey söylüyor.
Telefon, laptop ve tabletlerimizin modelleri ve markalarının dışında bir de onları kişiselleştirmemize izin veren bir sticker ve kılıf sektörü var ki, iyice aldı başını gitti. Ben de yeni yıl yaklaşırken, asla hata yapmayacağınız bir hediye alternatifi olarak sizlerle en beğendiğim designer modelleri paylaşmak istedim.
Eğer klasikten hoşlanan, dokuları seven, lüksün ayrıntıda gizli olduğunu düşünen bir profesyonele hediye alıyorsanız yukarıdaki modelleri öneriyorum. Ciddi anlamda karizmatik ve şıklar. Bir çoğu da unisex denilebilecek kadar cinsiyetsiz.
Klasik seven ama modayı da takip eden kadınlar için en uygunları hayvan baskılı ya da sezonun renklerinde çalışılmış olan modeller. Hem profesyonel hayatta da kullanılabilir olmaları hem de modern renkleri ile mükemmel hediyeler olacaklar.
Eğer iPad'ini sadece kişisel amaçları için kullanan, ofisle işi olmayan, porfesyonel görünmek gibi bir derdi olmayanlar en eğlencelileri kullanabiliyorlar tabi ki. Eğer çevrenizde böyle biri varsa, yukarıdaki modelleri değerlendirin derim.
Telefon, laptop ve tabletlerimizin modelleri ve markalarının dışında bir de onları kişiselleştirmemize izin veren bir sticker ve kılıf sektörü var ki, iyice aldı başını gitti. Ben de yeni yıl yaklaşırken, asla hata yapmayacağınız bir hediye alternatifi olarak sizlerle en beğendiğim designer modelleri paylaşmak istedim.
Eğer klasikten hoşlanan, dokuları seven, lüksün ayrıntıda gizli olduğunu düşünen bir profesyonele hediye alıyorsanız yukarıdaki modelleri öneriyorum. Ciddi anlamda karizmatik ve şıklar. Bir çoğu da unisex denilebilecek kadar cinsiyetsiz.
Klasik seven ama modayı da takip eden kadınlar için en uygunları hayvan baskılı ya da sezonun renklerinde çalışılmış olan modeller. Hem profesyonel hayatta da kullanılabilir olmaları hem de modern renkleri ile mükemmel hediyeler olacaklar.
Eğer iPad'ini sadece kişisel amaçları için kullanan, ofisle işi olmayan, porfesyonel görünmek gibi bir derdi olmayanlar en eğlencelileri kullanabiliyorlar tabi ki. Eğer çevrenizde böyle biri varsa, yukarıdaki modelleri değerlendirin derim.
22 Kasım 2012 Perşembe
Zehirleniyor muyuz?
Son günlerde Greenpeace'in bir raporu sonucu özellikle sosyal medyada kıyamet koptu. "Zara bizi zehirliyor" temalı tweetler, blog postlar, yazılar her yerdeydi. Ama aslında olay Zara'nın üzerine kalmasına rağmen, tek suçlu Zara değil.
Calvin Klein test edilen markalarının %88'i ile 1. sırada. İkinci sıra %82 ile Levi's'ta. Üçüncü sıradaki %70'lik azımsanamayacak yüzdesi ile Zara, büyük olmanın cefasını çekiyor. En bilinen ve en çok satılan markalardan olduğu için Zara üzerinden başlatılan kampanyanın yankıları sürmeye devam edecek gibi görünüyor.
Çalışmanın özünde şu yatıyor: her markadan alınan numuneler toksik atıklar bakımından inceleniyor. Genel olarak incelenen bu ürünlerin yapımı, yıkaması, dağıtımı aşamasında kansere sebebiyet veren kimyasalların varlığı inceleniyor. Greepeace'in isteği bu kimyasalların kullanımının durdurulması ve markaların oyunlarını daha açık oynaması. Kampanya detaylarına ulaşmak için Greenpeace sayfasını inceleyebilirsiniz.
Calvin Klein test edilen markalarının %88'i ile 1. sırada. İkinci sıra %82 ile Levi's'ta. Üçüncü sıradaki %70'lik azımsanamayacak yüzdesi ile Zara, büyük olmanın cefasını çekiyor. En bilinen ve en çok satılan markalardan olduğu için Zara üzerinden başlatılan kampanyanın yankıları sürmeye devam edecek gibi görünüyor.
Çalışmanın özünde şu yatıyor: her markadan alınan numuneler toksik atıklar bakımından inceleniyor. Genel olarak incelenen bu ürünlerin yapımı, yıkaması, dağıtımı aşamasında kansere sebebiyet veren kimyasalların varlığı inceleniyor. Greepeace'in isteği bu kimyasalların kullanımının durdurulması ve markaların oyunlarını daha açık oynaması. Kampanya detaylarına ulaşmak için Greenpeace sayfasını inceleyebilirsiniz.
21 Kasım 2012 Çarşamba
At Şampuanı
Başlık insanın kafasını karıştırıyor değil mi? Hangimizin atı var ki? Olan varsa da eminim kendisi yıkamıyordur. Ama neredeyse hepimizin saçı var ve o saçları da yıkamak bize kalıyor. Sonuçlarından memnun kalmadığınız bir çok saç yıkama işleminden sonra en sonunda alternatif sonuçlara yöneliyorsunuz.
Bir gün bir arkadaşınız orijinali atlar için üretilmiş ama bakıcılarının aldıkları muhteşem sonuçlar sonrası insanlar için de üretilebilir hale getirilmiş olan Mane n Tail'den bahsediyor. Sonuç: Bir Amerika gezinizde, kocaman bir şişesine minicik bir para veriyorsunuz (10 $ gibi bir fiyatı olması lazım yanlış hatırlamıyorsam) ve pırasa gibi dümdüz, azıcık saçınız bir daha asla eskisi gibi olmuyor.
Şahsen ben bu sonucu alacağımı pek beklememiştim. Saçım o kadar muhteşem bir hale geldi ki, şu anda inanamıyorum. Eskisinin en az 2 katı hacimli, parlak ve yumuşacık. Tek sorun ise Türkiye'de satılmıyor olması. Yurt dışından da kozmetik ürünlerinin siparişi konusunda bazı sıkıntılar oluyor bildiğim kadarıyla. Ama eğer hacimsiz düz saçlarınızdan şikayetçiyseniz Amerika'daki arkadaşlarınıza bir telefon etmenin zamanı gelmiş demektir. Siz de yele gibi saçlar istiyorsanız Drug Store'lardan Mane n Tail'e ulaşabilirsiniz.
Bir gün bir arkadaşınız orijinali atlar için üretilmiş ama bakıcılarının aldıkları muhteşem sonuçlar sonrası insanlar için de üretilebilir hale getirilmiş olan Mane n Tail'den bahsediyor. Sonuç: Bir Amerika gezinizde, kocaman bir şişesine minicik bir para veriyorsunuz (10 $ gibi bir fiyatı olması lazım yanlış hatırlamıyorsam) ve pırasa gibi dümdüz, azıcık saçınız bir daha asla eskisi gibi olmuyor.
Şahsen ben bu sonucu alacağımı pek beklememiştim. Saçım o kadar muhteşem bir hale geldi ki, şu anda inanamıyorum. Eskisinin en az 2 katı hacimli, parlak ve yumuşacık. Tek sorun ise Türkiye'de satılmıyor olması. Yurt dışından da kozmetik ürünlerinin siparişi konusunda bazı sıkıntılar oluyor bildiğim kadarıyla. Ama eğer hacimsiz düz saçlarınızdan şikayetçiyseniz Amerika'daki arkadaşlarınıza bir telefon etmenin zamanı gelmiş demektir. Siz de yele gibi saçlar istiyorsanız Drug Store'lardan Mane n Tail'e ulaşabilirsiniz.
Etiketler:
at şampuanı,
kozmetik,
mane n tail,
saç bakımı,
şampuan
20 Kasım 2012 Salı
American Music Awards 2012
Ödül töreni sezonu açıldığına göre artık kıyafet dedikodusu yapmaya bol bol zaman bulacağız demektir demiştim daha önceden. Sıcak evinde oturup dünya çapında ün kazanmış insanların, binlerce dolarlık, Haute Couture kıyafetlerini eleştirmekten daha eğlenceli ne olabilir ki?
Pazar gecesini pazartesiye bağlayan gece gerçekleşen American Music Awards kırmızı halı bakımından ne unutulmayacak derecede güzel ne de nefret edilecek kadar kötü görüntülere ev sahipliği yaptı. Christina Aguilera'yı saymazsak tabi... Her zaman en iyi giyinenlerden başlamak şart değil ya bu kez de unutulmaz rüküşle başlıyoruz. Hem kırmızı halı töreninde giydiği Pamela Roland hem de canlı performansı sırasında giydiği body ile enkaz gibi görünen Christina Aguilera uzun süre hafızamızdan çıkmayacak. Bu kız eskiden böyle değildi, şimdi neden kötü sat, makyaj, kıyafet üçlüsünü hiç bozmuyor anlayamıyorum.
Jennifer Morrison Abed Mahfouz elbisesi içinde inanılmaz şık görünüyor. Cidden çok beğendim, omuzlarının duruşu, sırtı, vintage havası süper. Ama arkadan görüntüde çamaşırının belli olması ve belinin tam oturmamış gibi görünmesi beni biraz rahatsız etti. Bir de sanırım bu müzik ödül törenlerine uzun tuvaletle gelmek biraz fazla görünüyor gözüme. Kıpır kıpır gencecik pop şarkıcılarının arasında ağır kaçıyor sanki.
Uzun bir Abed Mahfouz tercih eden diğer bir isim de Carrie Underwood. Elbisenin rengi çok çirkin görünüyor. Carrie'nin de beyaza yakın sarı saçları ile birleşince sanki biraz kıro olmuş. Cşutch'ını da sevmedim. Carly Rea Jepsen, elbisenin rengini kendisine yakıştırmayı başarmış ama saçlarından hiç hoşlanmadım. Özellikle de perçemlerinin kenarlarından çıkan uzunluklar beni sinir etti. Pink'e gelince kendisine "O eski halinden eser yok şimdi" demek istiyorum. Hala deli ama artık biraz daha oturaklı bir deli oldu. Elbisesi çok yakışmış. Hem içindeki punk ruha ters düşecek kadar prenses değil, hem de evsiz gibi görünmüyor. Saç modeli de kendisine çok yakışmış.
Normal bir kıyafetle görmeyi beklemediğim diğer bir isim de Nicki Minaj. Beklemediğim bir şekilde şirin görünüyor. Ya da ben bugün çok iyi tarafımdan kalktım. Aslında bu renk olmasa ve giyen Nicki Minaj o sürekli gülümseyen tipiyle kameralara poz vermese kesin beğenmezdim :) Pink bigi o eski halinden eser kalmayan Gwen Stefani'nin yaşlanmak, kilo almak, çirkinleşmek bilmeyen bünyesinden hepimiz için istiyorum. Yaşı ilerledikçe moda seçimleri de mükemmel oluyor. O Balmain ceketi bu kadar eforsuz bir şekilde kombinlemesine bayıldım. Kırmızı rujun en çok yakıştığı insanlar listemin en başında kendisi.
Hazır Gwen'in Balmain ceketi demişken, bu sene bu tarz işlemelerin çok moda olduğuna da dikkat çekelim. İşlemeli minileri içinde Stacy Kiebler da Kelly Rowland da çok hoşlar. Stacy'nin eteği biraz kendisine kısa mı gelmiş ne olmuş tam emin olamadım ama yine de hoş görünüyor.
Minilerden devam edersek Zuhair Murad'ı içinde Taylor Swift, çok Taylor Swift görünüyor. Her zamanki renk her zamanki işlemeler, hep hanım hanımcık, hep prenses. Artık sıkıcı bile olmaya başladı. Heidi Klum ise nedense bu aralar görüme bir türlü güzel görünemiyor. Hele elbise ve ayakkabısının bu kadar uyumlu olması, elbise kumaşının aynısından kendisine ayakkabı yaptıran assolistler gibi korkunç olmuş. Saçı ve makyajını beğendim.
Son olarak diğer minilerimizden ilki Ginnifer Goodwin'den geliyor. Oscar de La Renta elbisesi çok yakışmış. Ayakkabıları da clutch'ı da çok uyumlu ve erkek çocuğu gibi saçları ile bu kadar girly bir elbiseyi kullanması bence çok şık görünüyor. Hayden Penettiere'in elbisesi biraz gecelik gibi geldi bana. Zaten inanılmaz kilo vererek kocaman kalan yüzüne, kırmızı ruj da annesinin rujunu almış gibi durmuş. Ayakkabıları ise incecik bacaklarıyla çok kaba görünüyor.
Sizin favorileriniz kimler?
Fotoğraflar: justjared.com
Pazar gecesini pazartesiye bağlayan gece gerçekleşen American Music Awards kırmızı halı bakımından ne unutulmayacak derecede güzel ne de nefret edilecek kadar kötü görüntülere ev sahipliği yaptı. Christina Aguilera'yı saymazsak tabi... Her zaman en iyi giyinenlerden başlamak şart değil ya bu kez de unutulmaz rüküşle başlıyoruz. Hem kırmızı halı töreninde giydiği Pamela Roland hem de canlı performansı sırasında giydiği body ile enkaz gibi görünen Christina Aguilera uzun süre hafızamızdan çıkmayacak. Bu kız eskiden böyle değildi, şimdi neden kötü sat, makyaj, kıyafet üçlüsünü hiç bozmuyor anlayamıyorum.
Jennifer Morrison Abed Mahfouz elbisesi içinde inanılmaz şık görünüyor. Cidden çok beğendim, omuzlarının duruşu, sırtı, vintage havası süper. Ama arkadan görüntüde çamaşırının belli olması ve belinin tam oturmamış gibi görünmesi beni biraz rahatsız etti. Bir de sanırım bu müzik ödül törenlerine uzun tuvaletle gelmek biraz fazla görünüyor gözüme. Kıpır kıpır gencecik pop şarkıcılarının arasında ağır kaçıyor sanki.
Uzun bir Abed Mahfouz tercih eden diğer bir isim de Carrie Underwood. Elbisenin rengi çok çirkin görünüyor. Carrie'nin de beyaza yakın sarı saçları ile birleşince sanki biraz kıro olmuş. Cşutch'ını da sevmedim. Carly Rea Jepsen, elbisenin rengini kendisine yakıştırmayı başarmış ama saçlarından hiç hoşlanmadım. Özellikle de perçemlerinin kenarlarından çıkan uzunluklar beni sinir etti. Pink'e gelince kendisine "O eski halinden eser yok şimdi" demek istiyorum. Hala deli ama artık biraz daha oturaklı bir deli oldu. Elbisesi çok yakışmış. Hem içindeki punk ruha ters düşecek kadar prenses değil, hem de evsiz gibi görünmüyor. Saç modeli de kendisine çok yakışmış.
Normal bir kıyafetle görmeyi beklemediğim diğer bir isim de Nicki Minaj. Beklemediğim bir şekilde şirin görünüyor. Ya da ben bugün çok iyi tarafımdan kalktım. Aslında bu renk olmasa ve giyen Nicki Minaj o sürekli gülümseyen tipiyle kameralara poz vermese kesin beğenmezdim :) Pink bigi o eski halinden eser kalmayan Gwen Stefani'nin yaşlanmak, kilo almak, çirkinleşmek bilmeyen bünyesinden hepimiz için istiyorum. Yaşı ilerledikçe moda seçimleri de mükemmel oluyor. O Balmain ceketi bu kadar eforsuz bir şekilde kombinlemesine bayıldım. Kırmızı rujun en çok yakıştığı insanlar listemin en başında kendisi.
Hazır Gwen'in Balmain ceketi demişken, bu sene bu tarz işlemelerin çok moda olduğuna da dikkat çekelim. İşlemeli minileri içinde Stacy Kiebler da Kelly Rowland da çok hoşlar. Stacy'nin eteği biraz kendisine kısa mı gelmiş ne olmuş tam emin olamadım ama yine de hoş görünüyor.
Minilerden devam edersek Zuhair Murad'ı içinde Taylor Swift, çok Taylor Swift görünüyor. Her zamanki renk her zamanki işlemeler, hep hanım hanımcık, hep prenses. Artık sıkıcı bile olmaya başladı. Heidi Klum ise nedense bu aralar görüme bir türlü güzel görünemiyor. Hele elbise ve ayakkabısının bu kadar uyumlu olması, elbise kumaşının aynısından kendisine ayakkabı yaptıran assolistler gibi korkunç olmuş. Saçı ve makyajını beğendim.
Son olarak diğer minilerimizden ilki Ginnifer Goodwin'den geliyor. Oscar de La Renta elbisesi çok yakışmış. Ayakkabıları da clutch'ı da çok uyumlu ve erkek çocuğu gibi saçları ile bu kadar girly bir elbiseyi kullanması bence çok şık görünüyor. Hayden Penettiere'in elbisesi biraz gecelik gibi geldi bana. Zaten inanılmaz kilo vererek kocaman kalan yüzüne, kırmızı ruj da annesinin rujunu almış gibi durmuş. Ayakkabıları ise incecik bacaklarıyla çok kaba görünüyor.
Sizin favorileriniz kimler?
Fotoğraflar: justjared.com
19 Kasım 2012 Pazartesi
Pazartesi Sendromuna Tatil: The Hotel of South Beach by Todd Oldham
Miami eğer sizin için sadece Sibel Can'ın evinin olduğu ve her yaz TeleVole'lerde izlediğiniz bir yerin ötesindeyse, bu pazartesi sendromumuzu gidermek için güzel bir destinasyon olabilir diye düşündüm.
The Hotel of South Beach konumu sebebiyle dinlendirici ve sakin bir tatil geçirmek isteyenlere göre.
Gereksiz tek bir parça mobilya ile göz yorulmamış, iç dekorasyon karıştırılmamış. Renklere her zaman inanan Todd Oldham, oteli hem lüks ve minimal hem de renkli tutmayı başarmış.
Kocaman resortların tamamen dış dünyadan soyutlanmış konumlarından hoşlanmıyorsanız, The Hotel of South Beach bu derdinizi de çözüyor ama aynı anda da deniz kenarında olması ve kocaman havuzu ile sizi şehirden tamamen uzaklaşmış da hissettiriyor. Miami tatilleriniz için aklınızda olsun.
The Hotel of South Beach konumu sebebiyle dinlendirici ve sakin bir tatil geçirmek isteyenlere göre.
Gereksiz tek bir parça mobilya ile göz yorulmamış, iç dekorasyon karıştırılmamış. Renklere her zaman inanan Todd Oldham, oteli hem lüks ve minimal hem de renkli tutmayı başarmış.
Kocaman resortların tamamen dış dünyadan soyutlanmış konumlarından hoşlanmıyorsanız, The Hotel of South Beach bu derdinizi de çözüyor ama aynı anda da deniz kenarında olması ve kocaman havuzu ile sizi şehirden tamamen uzaklaşmış da hissettiriyor. Miami tatilleriniz için aklınızda olsun.
16 Kasım 2012 Cuma
Alicia Keys for Reebok
Biliyorsunuz sanatçıların markalarla iş birliği yapmayı bırakmak gibi bir niyetleri yok. Hayranlarını markaya yönlendirerek kendileri de yepyeni bir alana girmiş oluyorlar. Limited Edition lafını o kadar
çok duyar olduk ki artık hiçbir şey limited edition değilmiş gelmeye başladı bana :)
Son örneklerden biri de Reebok. Nicki Minaj'ın Adidas Originals ile rengarenk bir koleksiyonda buluşmasından sonra, daha ağır başlı bir siyahi sanatçıyı, daha ağır başlı bir koleksiyonla karşılıyoruz. Reebok mağazalarında ulaşabileceğiniz koleksiyon klasik modellere Alicia Keys dokunuşu içeriyor.
Özellikle yukarıdaki studs serisi tam da bu sene kendimizi zımbalarla teslim etmişken ilaç gibi geliyor. Hem rahat hem de çok trendy görünüyorlar. Hafta sonlarınız için biçilmiş kaftan. Üstten ikinci ayakkabının piyano tuşları da Alicia'nın piyanosuna güzel bir gönderme olmuş.
Serinin sizi harekete geçirecek videosu için:
çok duyar olduk ki artık hiçbir şey limited edition değilmiş gelmeye başladı bana :)
Son örneklerden biri de Reebok. Nicki Minaj'ın Adidas Originals ile rengarenk bir koleksiyonda buluşmasından sonra, daha ağır başlı bir siyahi sanatçıyı, daha ağır başlı bir koleksiyonla karşılıyoruz. Reebok mağazalarında ulaşabileceğiniz koleksiyon klasik modellere Alicia Keys dokunuşu içeriyor.
Özellikle yukarıdaki studs serisi tam da bu sene kendimizi zımbalarla teslim etmişken ilaç gibi geliyor. Hem rahat hem de çok trendy görünüyorlar. Hafta sonlarınız için biçilmiş kaftan. Üstten ikinci ayakkabının piyano tuşları da Alicia'nın piyanosuna güzel bir gönderme olmuş.
Serinin sizi harekete geçirecek videosu için:
15 Kasım 2012 Perşembe
Elle Fanning Prada'lar İçinde
Dün Kristen Stewart'ın beklenmedik şıklığını yazdıktan sonra neden Twilight Saga: Breaking Dawn Part II'nun Los Angeles Gala'sına katılanların geri kalanını araştırmadım acaba diye düşünürken, kendimi Elle Fanning'in Prada'lar içindeki fotoğrafıyla karşı karşıya buldum. Hem de "O Pradalar".
Hatırlarsınız Prada Olmak Yetmiyor diye bir yazı yazmış ve bu ayakkabılara demediğimi bırakmamıştım. İyi ki de öyle yapmışım, fikrim hala değişmedi çünkü. İçinde olması gereken çorapları çıkartarak doğru, ojesiz tırnaklar ve sapsarı topuklarla gelerek yanlış bir karar vermiş Elle. Daha bir çok kez göreceğimize eminim ama bu ayakkabıları bu kadar hızlı gözümüze sokmasalar daha mutlu olurdum.
Hatırlarsınız Prada Olmak Yetmiyor diye bir yazı yazmış ve bu ayakkabılara demediğimi bırakmamıştım. İyi ki de öyle yapmışım, fikrim hala değişmedi çünkü. İçinde olması gereken çorapları çıkartarak doğru, ojesiz tırnaklar ve sapsarı topuklarla gelerek yanlış bir karar vermiş Elle. Daha bir çok kez göreceğimize eminim ama bu ayakkabıları bu kadar hızlı gözümüze sokmasalar daha mutlu olurdum.
14 Kasım 2012 Çarşamba
Büyük Haber! Kristen Stewart Çok Şık
Bir gazetem olsa bu haberi manşetten verirdim :) Yağlı saçlı, mutsuz ve sadakatsiz kızımız Kristen Stewart artık sonuncu filmi yayınlanan Twilight Saga: Breaking Dawn Part II'nun Los Angeles galasında karşımıza Zuhair Murad'a ait gold bir elbise ile çıktı.
Soluk benizli olmasına rağmen bu rengi çok güzel taşımız. Elbise vücuduna tam oturmuş ve şeffaflığı bile rahatsız etmeyecek kadar şık duruyor (arkasını dönünce hikaye başka bir boyut kazanıyor tabi ki). Arkasındaki falsoya rağmen ben elbisenin önden görünüşünü çok beğendim. Bir de Kristen'ın yeni saç rengi de yüzüne biraz daha renk vermiş sanırım. Sıcak tonlardaki balyajları gibi kendisine çok yakışan başka bir şey de gülümsemek olmuş. Gelirken yolda dayak yemiş gibi görünmüyor artık. Sanırım bu Twilight işinin bitmesine kendisi de sevindi.
Soluk benizli olmasına rağmen bu rengi çok güzel taşımız. Elbise vücuduna tam oturmuş ve şeffaflığı bile rahatsız etmeyecek kadar şık duruyor (arkasını dönünce hikaye başka bir boyut kazanıyor tabi ki). Arkasındaki falsoya rağmen ben elbisenin önden görünüşünü çok beğendim. Bir de Kristen'ın yeni saç rengi de yüzüne biraz daha renk vermiş sanırım. Sıcak tonlardaki balyajları gibi kendisine çok yakışan başka bir şey de gülümsemek olmuş. Gelirken yolda dayak yemiş gibi görünmüyor artık. Sanırım bu Twilight işinin bitmesine kendisi de sevindi.
13 Kasım 2012 Salı
Heidi Klum'um MTV EMA Versace'leri
Biliyorsunuz bu aralar ödül törenlerinde kendisini kaybetmişçesine kıyafet değiştirenler en sevdiğim konulardan biri. Hatta önce Alma Awards'taki Eva Longoria sonra da Country Music Awards'taki Carrie Underwood'un kıyafetlerini incelemiştik. Madem ödül sezonu açıldı, daha çoook kırmızı halılar ve kafası karışmış sunucular göreceğiz.
Heidi Klum'a geçersek, Victoria's Secret melekliğini ve Seal'ın karısı olmayı bıraktığından beri kendisini biraz daha saçma kıyafetler içinde görür olduk. Bu ödül töreni ve photocall'da kendisi tamamen 2013 Yaz koleksiyonundan Versace'ler giyindi. Tek tek incelediğinizde en iyisinin photocall sırasında giydiği siyah elbise olduğunu görüyorsunuz. Bence ikinci sırayı dantel detaylı turuncu elbise alıyor. Ama başka bir yerde, başka bir zamanda ve başka şartlarda değerlendirsek kesinlikle bu kıyafetlerle sınıfta kalırdı. Özellikle de o gladyatör sandaletlerle...
Versace'nin biraz garip, biraz Rus kadınlarına hitap eden bir tarzı var, bunu biliyoruz. Ama bunların arasından kendini en ucuz gösterecekleri seçmek bir maharet. Sarı ve mavi tuvaletlerin ikisi de birbirinden korkunç. Zorlasanız pazar iç çamaşırlarına benzetebilirsiniz. En kötü hangisi yarışmasını ise, saçmasapan işlemeli mavi parça kazanıyor. Ortadaki beyaz elbiseyi ise ciddiye bile alamadım çünkü 39 yaşında ve 4 çocuk annesi bir kadının, kendisini balo kraliçesi olmaya adamış bir ergen kızdan daha iyisini yapabileceğini düşünüyorum.
Bence Heidi Klum için başarılı bir gece değildi. Kendisinden bu aralar pek başarılı kombinler de göremiyoruz zaten. 2010 yılında meleklikten emekliye ayrıldığından beri kendisini "hala güzel olduğunu tüm dünyaya göstermeye" adadı ve sağ olsun, Victoria's Secret defilelerinde görmediğimiz yerlerine kadar gördük.
Heidi Klum'a geçersek, Victoria's Secret melekliğini ve Seal'ın karısı olmayı bıraktığından beri kendisini biraz daha saçma kıyafetler içinde görür olduk. Bu ödül töreni ve photocall'da kendisi tamamen 2013 Yaz koleksiyonundan Versace'ler giyindi. Tek tek incelediğinizde en iyisinin photocall sırasında giydiği siyah elbise olduğunu görüyorsunuz. Bence ikinci sırayı dantel detaylı turuncu elbise alıyor. Ama başka bir yerde, başka bir zamanda ve başka şartlarda değerlendirsek kesinlikle bu kıyafetlerle sınıfta kalırdı. Özellikle de o gladyatör sandaletlerle...
Beni karışık duygular içinde bırakan bu iki kıyafet ise Heidi'yi öyle şişman göstermiş ki, ya modelleri kadına uygun değildi (bir VS meleğine uymayan elbise nasıl oluyorsa artık) ya da bedenleri uymadı. Bu arada yukarıdaki turuncu elbise ile bu bölümdeki siyah parça birbirlerine o kadar benziyor ki, keşke başka bir şey seçilseymiş dedim.
Bence Heidi Klum için başarılı bir gece değildi. Kendisinden bu aralar pek başarılı kombinler de göremiyoruz zaten. 2010 yılında meleklikten emekliye ayrıldığından beri kendisini "hala güzel olduğunu tüm dünyaya göstermeye" adadı ve sağ olsun, Victoria's Secret defilelerinde görmediğimiz yerlerine kadar gördük.
Etiketler:
2012,
EMA,
European Music Awards,
Heidi Klum,
hostes,
MTV,
Versace
12 Kasım 2012 Pazartesi
Pazartesi Sendromuna Tatil: Coco Chanel Suite in Ritz Paris
Bu durumda sizi Matmazel Coco Gabriel Chanel'in 37 yılını geçirdiği, kendi zevkine göre döşediği, antikalarla doldurduğu muhteşem suitinde Place Vendome manzarası ile baş başa bırakabilirim. Coco'nun kullandığı zamandan bu yana muhafaza edilen odaya Matmazel'in fotoğrafları da duvarları süslüyor. Özellikle meşhur şöminesi görülmeye değer.
Daha önce Kate Moss'un, Vogue ile yaptığı Haute Couture çekimlerinden birinde detaylıca gördüğümüz suit, aslında lüksün tanımı gibi. Özellikle banyosundaki pembemsi mermerler ve sonsuzluk hissi veren aynalarla tüm planlarınızı unutup sadece kendinizi şımartmak isteyebilirsiniz. Girişindeki Chanel arması ise beyaz mermerlerle bir araya gelince müthiş görünüyor.
Söylediğim gibi Matmazel Chanel'in yatağında yatmanın bedeli 4300 Euro. Yaşayacaklarınız ise paha biçilmez olabilir.
10 Kasım 2012 Cumartesi
İnci 2012 Kış Koleksiyonu
Geçen hafta İnci'nin İstinye Park mağazasında 2012 Sonbahar Kış koleksiyonunun tanıtımı vardı. Hem firma pazarlama ekibiyle hem de bu müthiş koleksiyonun yaratıcısı olan tasarımcıları ile tanıştık ve çok keyifli bir ortamda kendilerinden tasarımların arkasındaki hikayeyi öğrendik.
Benim en beğendiklerim yukarıdaki sneakerlar ve biker boot'lar. Tüm kış giyebileceğiniz bu ayakkabılardan en az birine sahip olmanız lazım.
İster feminen, ister fonksiyon odaklı ister süper dikkat çekici bir tarzınız olsun... İnci her türlü ihtiyacınıza cevap verecek parçalar yapmış. Bu arada sadece tasarım odaklı olmayıp ayak sağlığınızı da düşünen İnci'nin deri kullanması da satın alma kararınızı etkilemeli. Ulaşılabilir fiyatlara son moda ve sağlıklı ayakkabılara sahip olabilirsiniz.
Ayakkabıların tamamlayıcısı çantalar konusunda da İnci, çok klasik ve her kıyafetinizle kombinlenebilir clutchlarıyla öne çıkıyor.
Benim en beğendiklerim yukarıdaki sneakerlar ve biker boot'lar. Tüm kış giyebileceğiniz bu ayakkabılardan en az birine sahip olmanız lazım.
9 Kasım 2012 Cuma
Victoria's Secret 2012
Bu hafta içerisinde müthiş bir şov hazırlayan Victoria's Secret en azından 2013'e kadar sosyal paylaşım sitelerinde en çok fotoğrafı paylaşılan defile olmayı garantiledi.
Her şov birbirinden güzel olduğu için bu kez yeni bir şey yokmuş gibi geliyor bana. Yine melekler müthiş, yine tasarımların hepsi birbirinden güzel, yine ön sıra dikkat çekici, yine Fantasy Bra göz alıcı...
Bu sene canlı parformanslar da mükemmel. Rihanna, Justin Bieber ve Bruno Mars şarkıları ile şova renk katmışlar.
Sizleri en güzellerle baş başa bırakayım en iyisi.
Etiketler:
2012,
defile,
marka,
show,
Victoria's Secret
8 Kasım 2012 Perşembe
Kiehl's ile Kendinize İyi Bakın
Sizlerden özellikle cilt bakımı rutinim ve kullandığım ürünlerle ilgili sorular alıyorum. Tek tek ürünlerimi tanıtmak yerine kendime yakın hissettiğim ve bir çok ürününü severek kullandığım Kiehl's ile sizi tanıştırmak istedim.
Geçen gün Akmerkez'deki Kiehl's mağazasına uğradım ve mağaza yetkilisi Cihan Bey'den ürünlerle ilgili bilgiler aldım. Kendisi çok yardımcı oldu ve cilt bakım setleri, gece setleri ve saç bakım ürünleriyle beni kalbimden vuran müthiş ürünlerini tek tek anlattı. Kuru bir cildiniz varsa dünyada 4 milyondan fazla satan Kiehl's Ultra Facial Cream sayesinde tüm sorunlarınıza elveda diyebilirsiniz. Kış günlerinin kapımızda olduğu şu zamanlarda, soğuk hava şartları ile 24 saat mücadele edebilecek bir nemlendirici arayışınız varsa şiddetle tavsiye ederim. Benim dümdüz saçlarıma bile hacim veren Rice & Wheat serisi ise hacim verdiğini iddia eden şampuanlar arasında en işe yarayanlardan biri.
İhtiyacınıza uygun olarak tasarlanmış setleri arasından özellikle Midnight Recovery seti yapılandırıcı ve koruyucu özellikleri ile hem yüzünüzü hem de gözlerinizin sabah saatlerinde çok daha canlı ve zinde görünmesini sağlıyor. Bunu da paraben içermeyen bitkisel formülü ile tüm gece boyunca cildinizi yenileyerek yapıyormuş. Anti-aging özellikleri sayesinde cildinizin yaşlanmasını geciktiren Midnight Recovery serisi siz uyurken cildinizi yenilemiş oluyor.
Bunun yanında doğal bebek ürünleri de genç annelerin favorisi olmaya aday. Şampuanları çok çok güzel kokuyor ve güven veriyor. Aynı zamanda erkek ürünleri de olan Kiehl's size aile boyu bakım sağlayabiliyor.
Fiyatları da çok uygun olan Kiehl's ürünlerinden size uygun olanını seçmek için son derece yardımcı olan mağaza personelleri sizi çok güzel yönlendiriyorlar. Bu arada mağazalarına gitmişken, 1851 yılında New York'ta özgün bir eczane olarak kurulan Kiehl's'in maskotu haline gelmiş Mr. Bones'la tanışmayı da unutmayın.
Etiketler:
Bakım,
bebek bakımı,
Cilt bakımı,
Kiehl's,
kozmetik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)